BEYLiK LAFLAR !!

Iconbir tutam BEYLÜK LAF!!

Söylediklerinize dikkat edin!




 
 

Adnan Menderes’in idam edilmeden önce yazdığı son mektubu:

Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz? Şunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950’de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes’in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Ama buna rağmen duam (bu kelimenin üzeri çizilip merhametim yapılmıştır) sizlerle beraberdir.

adnan menderes.

 
 

Adam olmanın yolu nedir ?





-Bilenler söylerken, bilmeyenler can

kulağıyla dinlemeli, bilmeyenler söylerken,

susturmanın çaresine bakmalı!

 
 

ÖYLE BİR HAYAT YAŞIYORUM Kİ ?


Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de

Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm ,pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayati en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayati seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan, anladım...

Nietzsche

 
 

Kıssadan Hisse: Sakal

Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip sorar;

Kimdir bu ?

Vali yanıt verir; Efendim kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı vardır.

Atatürk Şıh'ı yanına çağırır ve;

"Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan" der ve eliyle de boyun altı hizasını gösterir.

Şıh; "Emrin olur Paşam" diyerek yerine çekilir.

Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Valiyi telefonla arayıp durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle birlikte, Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını aksine kimselere el sürdürmediğini anlatır.

Atatürk telefonu kapatır, kağıdı kalemi eline alır ve az sonra nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya Valiliği'ne tebliğ etmesini ister. Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki Şıh Efendi Ata'yı görmek üzere Ankara'ya yola çıkmış...

Şıh gelir Ata'nın karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sona değiştirilmiş, bambaşka görünüme bürünülmüştür.

Atatürk'ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve Ata'ya sorarlar;

"Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız? " Ata gülümser, sonra da yanındakilere dönüp;

"Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali atadığımı bildirdim" der.

Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini söyler.

Yazıda söyle yazmaktadır;

"İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselene gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle bir ikileme mahkum bırakmayalım. Kal sağlıcakla.

 
 

Mevlana'dan 7 öğüt

- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,
- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
- Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,
- Hoşgörürlükte deniz gibi ol,
- Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

 
 

Bir kişinin adam olup olmadığını nasıl anlarsınız ?

Diojen'e sorarlar:

-Bir kişinin adam olup olmadığını nereden anlarsınız?

-Konuşmasından.

-Ya anlamak istediğimiz kişi konuşmazsa?

-O kadar adam olanına daha rastlamadım.

 
 

Gece - Gündüz

Bir bilge kişi, çölde öğrencileriyle otururken demiş ki;
"Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?"

Öğrencilerden biri; "Uzaktaki sürüye bakarım," demiş, "koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir."

Başka bir öğrenci söz almış ve "Hocam" demiş, "İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır."

Bilge kişi, uzun süre susmuş. Ögrenciler meraklanmışlar ve "Siz ne düşünüyorsunuz hocam?" diye sormuşlar.

Bilge kişi şöyle demiş; "Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan
ona "bacım" diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, kardeşim sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, AYDINLIK başlamıştır..."

 
 

Değişim


 
 

Evler niye dağılır?

Ben size söyleyeyim.

Evler kendi başlarına yaşayan organizmalardır. Ve kendi kendilerini dağıtırlar.

“Bunu buraya kim attı?” diye seslenirsiniz. Kimse cevap vermez.

“Bu bardağı sen mi buraya koyduuun?” diye bağırırsınız.

“Yoo ben koymadım!”

“Koltuğa kim ciklet yapıştırdııııı?”

Cevap yok.

Evde yaşayan herkes inkar edince, geriye tek açıklama kalır.

Ev kendi kendini dağıtmakta ve kirletmektedir.

Bulaşıklar, giysi dağları, kağıt topları, eski gazeteler, boşalmış bardaklar, dolmuş kül tablaları, hepsi de bu alçak organizmanın işbirlikçileridir!

:) :)

 
 

İnsan