BEYLiK LAFLAR !!

Iconbir tutam BEYLÜK LAF!!

Bİzde selam temannâ usûlü verilir

İbnülemin Mahmud Kemal İnal Bey'in konağına ilk defa giden genç bir tıbbiyeli, içeriye adımını atar atmaz büyük bir gaf yapar. Orada bulunan zevâtı selâmlamak maksadıyla, birkaç kere başını öne arkaya sallar. Böyle şeylere son derece dikkat eden Mahmud Kemal Bey, öfkeli bakışlarını bu acemi gence çevirir ve haşin bir üslupla sorar:
— Evlâdım, senin adın ne? Genç adam şaşkınlıkla cevap verir:
— Mustafa efendim! Mahmud Kemal İnal Bey, gence tevcih ettiği şu sözlerle, orada hazır bulunanları gülmekten kırıp geçirir:
— Bak oğlum, adın tam bir Müslüman adı. Bizde selâm temennâ usûlü verilir. El, aşağıdan yukarı kaldırılır, kalbe götürülür, sonra başa konulur ve, “es-Selâmü aleyküm” denir. Ne o, ‘senin de, senin de...’ der gibi başını sallıyorsun?

 
 

Kör şairin cevabı

Hilâl-i Râi’nin bir dostu vardı: Kör şâir (pardon, “görme engelli”) Beşşâr. Hilâl ona arasıra ağırca lâtifeler yapardı. Bir gün yine dedi ki:
— Hazret, Cenâb-ı Hak bir kimseyi görmekten mahrum ederse, onun yerine başka bir nimet verirmiş. Senin ki nedir? Beşşâr cevap verdi:
— Sizin gibilerin yüzünü görmemek...

 
 

Degisen Sizin Kalbiniz


Bir padişah, bir iki vezirini ve diğer erkandan birkaçını yanına alarak payitahta (başkente) yakın yerleşim merkezlerinde bir gezintiye çıkmıştı Payitahttan ayrılıp bir kaç saatlik bir yol katettikten sonra yolları üzerindeki bir nar bahçesinin kıyısında dinlenme molası verdiler Olgunlaşmış, tam kıvamını bulmuş olan narlar insanın iştahını kabartıyordu Padişah bahçe içinde çalışmakta olan yaşlı bir adamı yanına çağırdı sordu:


- Bu güzel nar bahçesi kimin?- Bu nar bahçesi benimdir efendim, babamdan miras kaldı- Oğlun, uşağın var mı?

- Allah bize oğul uşak vermedi efendim, bir karı kocadan ibaret iki kişilik bir aileyiz
- Peki ben de bu ülkenin hükümdarıyım, şuradan bir nar şerbeti sıksan da içsekİhtiyar "başüstüne" dedi ve hemen gidip bah çe içindeki kulübeden kalaylı, tertemiz bir tas getirdi


En yakındaki ağaçtan iki nar kopardı ve sıktı İki nar tam bir tası doldurdu Padişah içti veçok beğendi Bütün vücuduna bir zindelik ve ferahlık yayılmıştı İhtiyar çif çi padişahın beraberindeki herkese sırayla nar şerbeti ikram etti Padişah ve adamları bedenlerinin kazandığı bu zindelikle biraz yol almak için ihtiyara veda edip yola koyuldular Yolda şeytan padişahın kafasını karıştırmaya başladı "Madem birer ayakları çukurda olan bu yaşlı karı-kocanın mirasçıları yok, ne yapacaklar böyle güzel nar bahçesini, karşılığında bir kaç kuruş verip de bu bahçeyi ellerinden alayım" diye düşündü Padişah ve adamları akşama doğru geri dönerlerken aynı bahçenin yanında yine konakladılar Padişah ihtiyardan bir tas daha nar şerbeti yapmasını istedi İhtiyar sabahki kadar candan ve gönülden olmasa da bir tas nar şerbeti yapıp sundu Fakat padişah bu defa nar şerbetinin tadını pek beğenmedi Sabahkine hiç benzemiyordu Sordu:- Baba ne oldu böyle, bu nar şerbeti sabahki ile aynı nardan değil mi? Bunun tadı hiç de hoş değil- Aynı nardan evlat, aslında tadında da bir değişiklik yok, asıl değişen sizin kalbiniz Tebaanızın malına göz koydunuz, bunun için de narların tadı değişti.

 
 

İyi iyi, kötü de kötüdür

Derinin rengi insanları farklı kılmaz. İyi iyi, kötü de kötüdür. Büyük yaratıcı hepimizi kardeş olarak yarattı.